Translate

11.07.2017

VEFK İLİMLERİNDE CİFİR...


VEFK İLİMLERİNDE CİFİR

Ebced hesabı ve Cifir, vefk ilminde, astrolojide, tarih düşürmede ve define aramada kullanılmıştır.
Ebced hesabının en fazla kullanıldığı yer hiç şüphesiz tarih düşürmedir. Bunun için o olayın tarihini verecek ustalıklı bir kelime veya mısra söylenir ki, hesaplandığında o olayın tarihi ortaya çıkar. “Tarih düşürme sanatı” adı verilen bu sanat, divan edebiyatı boyunca kullanılmış ve kitabelerde yer almıştır.Eski ve gelecek olayların tarihlerini bulmada Kur’an ve hadislerden yapılan çıkarımlarla geçmiş ve gelecek olaylara ait tahminler yapılmıştır. İstanbulun Fethinin “beldetun tayyibetun…” cümlesinden çıkartılması gibi.
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’ye yaşını sormuşlar, cevap olarak,
“Hüdâ’dan bir küçüğüm, varın siz hesaplayıp bulun!” diye cevap vermiş.
Hüdâ= (Hı)600 + (Dal)4 + (Elif)1 = 605 eder. Bu rivayete göre Mevlânâ 604 hicrî yılında doğmuş oluyor. Mevlânâ Hazretleri’nin ölümü ise İbret’i ifade eder. (Ayn)70 + (Be)2 + (Re)200 + (Te)400 = 672
İslam ve tasavvuf araştırmacısı Prof.Annemarie Schimmel’e göre, müselles (üç haneli kare) diye bilinen, bütün yatay ve düşey satırlarda olduğu gibi, çapraz hatlarda da rakamlarının toplamı 15’i veren bir maharetli karenin İslâmî gelenekte çok yaygın bir yeri vardır.
Bu karenin, diğer adıyla Vefk’in bu değeri, semâvî kimliğinden kaynaklanmaktadır. Bu (sihirli/maharetli) karede yer alan harfler, “B-Tı-D-keskin Z-H-C-V-elif-noktasız Hı” harfleridir. Vefkte bazen kendileri, bazen de ebced değerleri yazılan bu dokuz adet ebced harfinin, ilk defa Hz. Adem (A.S.)’e vahiy olarak geldiğine dair yaygın bir kanaat vardır. Karede yer aldıkları şekilde, sözkonusu dokuz harfin yukarıdaki sıraya göre, üçer üçer ebced değerleri şöyledir: 2+9+4=15, 7+5+3=15, 6+1+8=15
Söz konusu meharetli kare, İmam-ı Gazalî tarafından da kabul görmüş, “bir tılsım olarak tesiri tecrübe ile sabit olduğu” ifade edilmiştir. Öyle ki, zamanla, Gazalî’nin karesi (müsellesü’l-Gazalî) şeklinde ün yapmıştır. Aslında bu etkin fonksiyona sahip karenin harfleri, Hz. Ali tarafından da, sırlı olarak kabul gördüğünü gösteren ifadeleri vardır. Esrarlı olduğu bilinen Celcelûtiye kasidesinde, Hz. Ali “Bi sırrı buduhin echezatın /betadin zehecin bi vahi’l-vehâ..”diyerek, bu sırlı harfleri, diğer bir kaç harfle beraber, münacatta kullanmıştır.
Celcelutiye Duası Ebced Hesabına Göre Yazılmıştır:
Hz. Ali’nin (R.A.) en meşhur Kaside-i Celcelutiyesi, baştan sona kadar ebced hesabı ve cifir ile düzenlenmiştir. “Bede’tu bi bismillah” cümlesiyle başlayan kasidenin son beyti, kaside sahibi Hz. Ali’nin ismini gösteren ve “Bunlar, yaratıklar insanlar için bir araya getiriliş ilimlerin sırları olup, Hz.Muhammed’in (S.A.V.)’in amcasının oğlu Ali’nin makalesidir” anlamına gelen:
“Mekalu Aliyyin ve’bnu ammi Muhammedin ve sirru ulûmin lil-halaiki cümmiat” beytiyle sona ermiştir. kaside baştan sona kadar ebced hesabını gösterir şekildedir.Alimlere göre; Ebced Hesabı, esrarın anahtarıdır.
Kur’an-ı Kerim’in pek çok açıdan mucizevî yönleri olduğu gibi, kelimelerinde, cümlelerinde ve nazmında da birçok harikalar vardır. Madem ki, Kur’an’ın ayet ve kelimelerinin gösterdiği gerçeklerde mucize izleri vardır, elbette o ayet ve kelimeleri oluşturan harflerinde de onun mucizevî işaretleri olacaktır.
Allah’ın, sonsuz ilmiyle her şeyi nasıl kuşattığını ve her şeyi nasıl bir, bir saydığını gösteren tevafuk tablolarının ve kelimelerin aritmetik değerlerinin, Kur’an nezdindeki değerini anlamak için Kur’an’ın kendisine bakmak yeterlidir.
1- “Allahumme Malike’l-mülk” (Ali İmran, 3/26) İfadesi:
a. Bu ayette söz konusu olan “Allah” ve “Malik” isimlerinin buraya kadar ki tekrar sayısı: 319’dur.
b. Bu ifadenin ebced değeri de 319’dur.
c. Bu ifadenin yer aldığı ayet, Kur’an’ın 319. ayetidir.
Bu ayet-i celile, tevafuk lisanıyla diyor ki: Mülkün maliki olan Allah, Kur’an’ın da sahibidir. Bütün mülkünü tek tek sayıp bildiği gibi, Kur’an’ın her tarafını da tek tek sayıp biliyor. Bu ise, Kur’an’ın O’ndan geldiğini gösterir.
2- “İnneke le mine’l-mürselîn” :
Bilindiği gibi, Hz.Muhammed (S.A.V.) 611 tarihinde peygamber olarak gönderilmiştir. Bunu ilan eden: “Şüphesiz Sen gönderilmiş peygamberlerdensin” mealindeki ayet, Kur’an’da iki yerde zikredilmiştir (Bakara,2/252; Yasin, 36/3).
Ayetin asıl metni:“İnneke le mine’l-mürselîn” cümlenin harf sayısı (okunmayan vasıl hemzesi hariç) 13’tür. 13 harften meydana gelen bu cümlenin ebced değeri ise, 13’ün 47 katı olan 611’dir. Ayetin matematik değeri, anlamını teyid etmekte ve O’nun –miladî olarak- peygamber olduğu tarihi vermektedir.
Bu bağlamda görülen bu tevafukları kör tesadüf rüzgârlarına havale etmek doğru değildir.
3. “Eğer seni vefat ettirirsek..”:
Kur’an’da Hz.Peygamber’e (S.A.V.) hitaben “Eğer seni vefat ettirirsek..” cümlesi üç defa geçmektedir. Bu cümle açıkça, Hz.Peygamber’in (S.A.V.) vefatından söz etmektedir. Geçtiği üç sure ve ayet numaraları da, Hz.Peygamber’in (S.A.V.) ömrü olan, 63’ü gösteriyor. Ayet ve Sure numaraları şöyledir: Yunus 10 /46, Ra’d 13/40 ve Ğafir 40/77. Buna göre, ayet numaralarının toplamı: 163’tür. Sure numaralarının toplamı ise, 63’ tür.
“Eğer seni vefat ettirirsek” cümlesinin harf sayısı, 9’dur. 63 sayısı ise, 9’un 7 katıdır.
Vefatı haber veren bu cümlenin -harfleriyle beraber- ebced değeri, 632’dir. Bu da Hz. Peygamber (S.A.V.)’in miladi vefat tarihidir. İşte tevafuk penceresinden gaybî haberlerin aşikar bir görüntüsü!
Kur’ân’ın her kelimesi ve kelimelerdeki her bir harf Allah’ın ilim ve iradesiyle, özellikle belirli maksatlar ve mânalarla seçilmiştir. Her harfin yerine göre özel bir vazifesi vardır. Allah’ın ilmi, ezeli ve ebedi olmasından, onun kurmuş olduğu cümle ve kelimeler harf ve virgülüne kadar mana ve hikmet içerir. Gereksiz ve kısır kelimeler bulunmaz, her yönü ile manidardır. Bu etraflı ve geniş manaları sıradan ve avam insanlar her yönü ile idrak edemezler. Ancak ehil olan zatlar, bu hikmet ve manaları idrak edebilirler. Kimi zatlar ilmî kuvveti ile, kimi zatlar kalbî kuvveti ile, kimileri de Allah’ın inayeti ile vehbi bir tarzda Kur’an ve hadisin o geniş ve ince manalarını keşif ile tespit ediyorlar.
İnsanların hepsini anlayış, idrak ve hissediş bakımından aynı ve eşit görmek hem fıtrata, hem sosyoloji ilmine hem de realiteye aykırı bir tutumdur. Onun için Kur’an ve hadisleri sadece zahirî(görünen) anlamına indirgeyip, diğer ince ve latif manâlarını ve onu anlamakta ehil olan uzman kişileri yok sayıp inkar etmek, hamakat örneğidir.

Hiç yorum yok: