VEFK İLİMLERİNDE CİFİR
Ebced hesabı ve Cifir, vefk ilminde, astrolojide,
tarih düşürmede ve define aramada kullanılmıştır.
Ebced hesabının en fazla kullanıldığı yer hiç şüphesiz
tarih düşürmedir. Bunun için o olayın tarihini verecek ustalıklı bir kelime
veya mısra söylenir ki, hesaplandığında o olayın tarihi ortaya çıkar. “Tarih
düşürme sanatı” adı verilen bu sanat, divan edebiyatı boyunca kullanılmış ve
kitabelerde yer almıştır.Eski ve gelecek olayların tarihlerini bulmada Kur’an
ve hadislerden yapılan çıkarımlarla geçmiş ve gelecek olaylara ait tahminler
yapılmıştır. İstanbulun Fethinin “beldetun tayyibetun…” cümlesinden çıkartılması
gibi.
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’ye yaşını sormuşlar, cevap
olarak,
“Hüdâ’dan bir küçüğüm, varın siz hesaplayıp bulun!” diye cevap vermiş.
Hüdâ= (Hı)600 + (Dal)4 + (Elif)1 = 605 eder. Bu
rivayete göre Mevlânâ 604 hicrî yılında doğmuş oluyor. Mevlânâ Hazretleri’nin
ölümü ise İbret’i ifade eder. (Ayn)70 + (Be)2 + (Re)200 + (Te)400 = 672
İslam ve tasavvuf araştırmacısı Prof.Annemarie
Schimmel’e göre, müselles (üç haneli kare) diye bilinen, bütün yatay ve düşey
satırlarda olduğu gibi, çapraz hatlarda da rakamlarının toplamı 15’i veren bir
maharetli karenin İslâmî gelenekte çok yaygın bir yeri vardır.
Bu karenin, diğer adıyla Vefk’in bu değeri, semâvî
kimliğinden kaynaklanmaktadır. Bu (sihirli/maharetli) karede yer alan harfler,
“B-Tı-D-keskin Z-H-C-V-elif-noktasız Hı” harfleridir. Vefkte bazen kendileri,
bazen de ebced değerleri yazılan bu dokuz adet ebced harfinin, ilk defa Hz.
Adem (A.S.)’e vahiy olarak geldiğine dair yaygın bir kanaat vardır. Karede yer
aldıkları şekilde, sözkonusu dokuz harfin yukarıdaki sıraya göre, üçer üçer
ebced değerleri şöyledir: 2+9+4=15, 7+5+3=15, 6+1+8=15
Söz konusu meharetli kare, İmam-ı Gazalî tarafından da
kabul görmüş, “bir tılsım olarak tesiri tecrübe ile sabit olduğu” ifade
edilmiştir. Öyle ki, zamanla, Gazalî’nin karesi (müsellesü’l-Gazalî) şeklinde
ün yapmıştır. Aslında bu etkin fonksiyona sahip karenin harfleri, Hz. Ali
tarafından da, sırlı olarak kabul gördüğünü gösteren ifadeleri vardır. Esrarlı
olduğu bilinen Celcelûtiye kasidesinde, Hz. Ali “Bi sırrı buduhin
echezatın /betadin zehecin bi vahi’l-vehâ..”diyerek, bu sırlı harfleri,
diğer bir kaç harfle beraber, münacatta kullanmıştır.
Celcelutiye Duası Ebced Hesabına Göre Yazılmıştır:
Hz. Ali’nin (R.A.) en meşhur Kaside-i Celcelutiyesi,
baştan sona kadar ebced hesabı ve cifir ile düzenlenmiştir. “Bede’tu bi
bismillah” cümlesiyle başlayan kasidenin son beyti, kaside sahibi Hz. Ali’nin
ismini gösteren ve “Bunlar, yaratıklar insanlar için bir araya getiriliş
ilimlerin sırları olup, Hz.Muhammed’in (S.A.V.)’in amcasının oğlu Ali’nin
makalesidir” anlamına gelen:
“Mekalu Aliyyin ve’bnu ammi Muhammedin ve sirru ulûmin
lil-halaiki cümmiat” beytiyle sona ermiştir. kaside baştan sona kadar ebced
hesabını gösterir şekildedir.Alimlere göre; Ebced Hesabı, esrarın anahtarıdır.
Kur’an-ı Kerim’in pek çok açıdan mucizevî yönleri
olduğu gibi, kelimelerinde, cümlelerinde ve nazmında da birçok harikalar
vardır. Madem ki, Kur’an’ın ayet ve kelimelerinin gösterdiği gerçeklerde mucize
izleri vardır, elbette o ayet ve kelimeleri oluşturan harflerinde de onun
mucizevî işaretleri olacaktır.
Allah’ın, sonsuz ilmiyle her şeyi nasıl kuşattığını ve
her şeyi nasıl bir, bir saydığını gösteren tevafuk tablolarının ve kelimelerin
aritmetik değerlerinin, Kur’an nezdindeki değerini anlamak için Kur’an’ın
kendisine bakmak yeterlidir.
1- “Allahumme Malike’l-mülk” (Ali
İmran, 3/26) İfadesi:
a. Bu ayette söz konusu olan “Allah” ve “Malik”
isimlerinin buraya kadar ki tekrar sayısı: 319’dur.
b. Bu ifadenin ebced değeri de 319’dur.
c. Bu ifadenin yer aldığı ayet, Kur’an’ın 319.
ayetidir.
Bu ayet-i celile, tevafuk lisanıyla diyor ki: Mülkün
maliki olan Allah, Kur’an’ın da sahibidir. Bütün mülkünü tek tek sayıp bildiği
gibi, Kur’an’ın her tarafını da tek tek sayıp biliyor. Bu ise, Kur’an’ın O’ndan
geldiğini gösterir.
2- “İnneke le mine’l-mürselîn” :
Bilindiği gibi, Hz.Muhammed (S.A.V.) 611 tarihinde
peygamber olarak gönderilmiştir. Bunu ilan eden: “Şüphesiz Sen gönderilmiş
peygamberlerdensin” mealindeki ayet, Kur’an’da iki yerde zikredilmiştir
(Bakara,2/252; Yasin, 36/3).
Ayetin asıl metni:“İnneke le mine’l-mürselîn” cümlenin
harf sayısı (okunmayan vasıl hemzesi hariç) 13’tür. 13 harften meydana gelen bu
cümlenin ebced değeri ise, 13’ün 47 katı olan 611’dir. Ayetin matematik değeri,
anlamını teyid etmekte ve O’nun –miladî olarak- peygamber olduğu tarihi
vermektedir.
Bu bağlamda görülen bu tevafukları kör tesadüf
rüzgârlarına havale etmek doğru değildir.
3. “Eğer seni vefat ettirirsek..”:
Kur’an’da Hz.Peygamber’e (S.A.V.) hitaben “Eğer seni
vefat ettirirsek..” cümlesi üç defa geçmektedir. Bu cümle açıkça,
Hz.Peygamber’in (S.A.V.) vefatından söz etmektedir. Geçtiği üç sure ve ayet
numaraları da, Hz.Peygamber’in (S.A.V.) ömrü olan, 63’ü gösteriyor. Ayet ve
Sure numaraları şöyledir: Yunus 10 /46, Ra’d 13/40 ve Ğafir 40/77. Buna göre,
ayet numaralarının toplamı: 163’tür. Sure numaralarının toplamı ise, 63’ tür.
“Eğer seni vefat ettirirsek” cümlesinin harf sayısı,
9’dur. 63 sayısı ise, 9’un 7 katıdır.
Vefatı haber veren bu cümlenin -harfleriyle beraber-
ebced değeri, 632’dir. Bu da Hz. Peygamber (S.A.V.)’in miladi vefat tarihidir.
İşte tevafuk penceresinden gaybî haberlerin aşikar bir görüntüsü!
Kur’ân’ın her kelimesi ve kelimelerdeki her bir harf
Allah’ın ilim ve iradesiyle, özellikle belirli maksatlar ve mânalarla
seçilmiştir. Her harfin yerine göre özel bir vazifesi vardır. Allah’ın ilmi,
ezeli ve ebedi olmasından, onun kurmuş olduğu cümle ve kelimeler harf ve
virgülüne kadar mana ve hikmet içerir. Gereksiz ve kısır kelimeler bulunmaz,
her yönü ile manidardır. Bu etraflı ve geniş manaları sıradan ve avam insanlar
her yönü ile idrak edemezler. Ancak ehil olan zatlar, bu hikmet ve manaları
idrak edebilirler. Kimi zatlar ilmî kuvveti ile, kimi zatlar kalbî kuvveti ile,
kimileri de Allah’ın inayeti ile vehbi bir tarzda Kur’an ve hadisin o geniş ve
ince manalarını keşif ile tespit ediyorlar.
İnsanların hepsini anlayış, idrak ve hissediş
bakımından aynı ve eşit görmek hem fıtrata, hem sosyoloji ilmine hem de
realiteye aykırı bir tutumdur. Onun için Kur’an ve hadisleri sadece
zahirî(görünen) anlamına indirgeyip, diğer ince ve latif manâlarını ve onu
anlamakta ehil olan uzman kişileri yok sayıp inkar etmek, hamakat örneğidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder