Sayılar, Ebced ve Takvim
Sayılar
Osmanlıcada
Arap rakamları kullanılır. Araplar Hint rakamlarıyla tanıştıktan sonra ondalık
(onlu, 10 tabanlı) sayı sistemini benimsediler. Günümüzde de kullanılan bu
sistem 8-11. yüzyıllar arasında Hintli ve Arap matematikçileri tarafından
geliştirilmiştir. Rakamlar yazının tersine soldan sağa doğru yazılır.
0 1
2 3
4 5
6 7
8 9
|
2 rakamı
bazen ء,
3 rakamı ۲ olarak da yazılabilir.
Ebced
Arap
harflerinin sayısal değeri de vardır. Her harfe karşılık bir sayı verilerek
ebced hesabı adı verilen bir sistem oluşturulmuştur. Buna göre harflerin 1′den
1000′e kadar sayı değerleri şöyledir:
|
Arap
alfabesinde olmayan p ( پ ), ç ( ﭺ; ), j ( ﮊ; ) harflerinin Osmanlıcaya eklenmesiyle bu harflerin değeri de sırasıyla ( ﺐ; ), ( ﺝ; ), ( ﺯ; ) harflerinin sayı değerlerine eşittir. Aynı
biçimde Türkçedeki g ünsüzünü belirten gef, ﻙ; harfiyle, (ء, أ, ) harfleri ise ﺍ; ile
aynı değerdedir.
Arap alfabesindeki
harflerin kolayca akılda kalması için kendi aralarında gruplandırılarak 8
sözcük oluşturulmuştur. Ebced ( ﺪ;ﺠ;ﺒ;ﺍ; ) bu sözcüklerin ilkidir. Öbürleri hevvez ( ﺯ;ﻭ;ﻫ; ), hutti ( ﻰ;ﻂ;ﺤ; ), kelemen (ﻦ;ﻣ;ﻠ;ﮐ; ), sa'fas (ﺹ;ﻓ;ﻌ;ﺴ; ), karaşet ( ﺖ;ﺷ; ﺭ;ﻘ; ), sehaz (ﺬ;ﺧ;ﺜ; ) ve dazağ (ﻎ;ﻅ;ﺿ; )dır. Ebced sözcüklerinin anlamı ve bu şekilde gruplanması konusunda kesin
kayıt yoktur. Öte yandan, Araplar ondalık sayı sistemine geçmeden önce harfleri
sayı göstergesi olarak da kullanıyorlardı; ebceddeki dizi alfabedeki harflerin
eski bir sıralanışı olabilir.
Ebced
sistemi özellikle tarih düşürme, tasavvuf, astronomi, astroloji, edebiyat,
mimarlık, sihir ve büyücülükte kullanılmıştır. Tarih düşürme önemli olayların
unutulmaması, tarihlerin kolayca akılda tutulması için ebced hesabıyla bir
tümce, dize ya da beyit söylemeye denir. Önemli tarihsel olaylar, devlet
adamları ve sanatçıların ölüm tarihleri tarih düşürmelerle saptanmıştır.
Örneğin Kanuni Sultan Süleyman'ın Mohaç seferi için söylenen tarih düşürme şöyledir:
Engürüs'ü
münhezim kıldı Süleymân-ı zamân (H. 932/M. 1525) (Nazmi)
|
Önemli
kişilerin ölüm tarihleri mezar taşlarında, birçok yapının yapım ve onarım
tarihleri yazıtlarında tarih düşürme ile belirtilmiştir.
Takvim
Osmanlıca
metinlerde hicri, rumi ve miladi takvimler kullanılmıştır. Kameri takvim olarak
da bilinen Hicri takvim yeni Ayın göründüğü günün başlangıç kabul edildiği, 12
aydan oluşan yıla dayanan takvim sistemidir. Hz. Ömer döneminde düzenlenen bu
takvimde Hz. Muhammed in Mekke'den Medine'ye göç ettiği tarih olan 622
başlangıç yılı olarak kabul edilir. Osmanlılar 17. yüzyılın ikinci yarısına
değin bütün resmi işlerde bu takvimi kullandılar. Hicri tarihlerin Miladi
tarihe çevrilmesinde çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Bunlar içinde yaygın
olarak kullanılanı şu şekilde formüle edilmiştir:
H x 3
H
-
-—-
+ 622 = M
100
Örneğin,
1326 x
3 = 3978 / 100 = 39,78
1326 - 39,78
= 1286,22
1286 + 622 =
1908
Ay yılı (354
gün) ile Güneş yılı (365 gün) arasında 11 günlük fark olması bazı sorunlara yol
açıyordu. Bu sebeple 1676′da (H. 1087) yeni bir takvim kullanılmaya başladı.
Güneş yılını 365 gün olarak kabul eden Jülyen takvimini temel alan bu güneş
takvimine Rumi takvim ya da mali takvim adı verildi. Mali işlemler için 1739′da
(H. 1152) yürürlüğe giren Rumi takvime göre başlangıç yılı gene 622, yılın ilk
günü ise 1 Mart olarak kabul edildi. 1839′da (H. 1255) tüm mali ve resmi
işlerde Rumi takvim kullanılmaya başladı. Öte yandan 19. yüzyıl sonuna değin
Rumi tarihlerin yanı sıra Hicri tarihlerde konuluyordu. Rumi yılların Miladi
yıla çevrilmesinde ise şu yöntem izlenir:
R + 584 = M
Örneğin,
1326 + 584 =
1910
Mali takvim
yılbaşının 1 Mart'ta olması sebebiyle Gregoryen (Miladi) takvime göre 13 gün
geride kalıyordu. Bu yüzden 1917′de (H. 1332, R. 1333) Miladi takvim de
kullanılmaya başladı. Cumhuriyet'in ilanından sonra, 1926′da Rumi takvim, bütçe
dışında bütün resmi işlerde kaldırıldı ve Miladi takvim kabul edildi. Öte
yandan Mali yılbaşı 1 Mart olarak kaldı, 1983′te bu uygulamaya da son verilerek
mali yılbaşı 1 Ocak olarak kabul edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder