BURÇLARIN OLUŞUMU VE AY İLE GÜNEŞ İLİŞKİSİ
Bilinmelidir ki,
Alemde idrak edilen bütün suretler, esmai hakikatlerin ve
ilahi ve kevni mertebelerin suretleri; ayrıca bunların lazımı olan nispetler,
sıfatlar, ve de haller vb. gibi bunların arazlarının suretleridir.
Bütün felekler ve onlardaki yıldızlar, isimlerin suretleri
ve mertebeleridir.Buna göre felekler mertebelere, yıldızlar ise isimlere
aittir.
Melekler, isimlerin hükümlerinin suretleridir.
Unsurlar , AMA’ ya mahsus isimlerin suretleridir.
Güneş, El- Muhyi ve
benzer isimler ile, isimlerin mazharlarına imdat etmesi açısından Uluhiyetin mazharıdır.
Hakiki sureti yönden Ay ise, varlığı açısından değil, imkanı
açısından alemin hakikatini sureti ve onun benzeridir; Güneş’ten aldığı nur ile
aydınlanması halindeki hakikati itibariyle de Ay, Hak’tan taşan ve kendisine
bitişen varlık ile zuhur etmesi itibariyle alemin mazharıdır. Hak, bu taşan
varlığı, mutlak varlığının sırrına delil yapmış, bunun yanı sıra “uluhiyet”
hükmüyle mümkünlerin a’yanına arız olması açısından da varlığı için bir itibar
kılınmıştır.
Ay, karanlık ve nuru, letafeti ve kesafeti, ziyadelik ve
noksanlığı kabulü, hareketinin sürati ile şekillenmesi ve diğer yıldızların
kuvvetlerini, hareketlerini ve özelliklerini ihata etmesi; bütün bunları kendi
altında bulunan şeylere suretiyle ulaştırması gibi, farklı durumları
birleştirir.
Ay, gece karanlığında Güneş’in halifesidir, kevni gece de de
Hakk’ın halifesidir. Her birisi, herhangi bir vakit veya makamda, birinin
diğerinden ayrılmasını gerektiren cihetten diğerine halife olur. Buna göre
halife, herhangi bir zamanda kendisini halife atayanın halifesidir. Bu hilafet
de , ya vekilin işine kinayet ile vekalet veya hz . Peygamber’in işaretinde yer
aldığı üzere açıkça yapılır:” Rabbim!
Sen seferde arkadaş, ailede halifesin.” “ Gece ile gündüzü birbiri
ardınca(hilfeten) getiren O’ dur.” (Furkan, 62)
Ay’ın karanlık cismindeki gizli şeyler güneş ışığı ile
aydınlandığı için, güneş ayın izhar edicisi olmuştur. Güneş ışığı olmasaydı bu
karanlıktaki şeyler görünmezdi.
Güneş ışığı ile Ay’ın cismi arasında birleşme olmasaydı,
güneş ışığı farklılaşma ve değişme ile nitelenemezdi; med-cezir, çürüme-büyüme
yok olma bu ışığın lazımı olan tesirler gerçekleşmezdi. Bunlar, hüviyeti
itibariyle Hak’tan güneş vasıtasıyla zahir olan şeylerdir. Bunun yanı sıra aynı
anda iki zıddı birleştirmesi de mümkün olmazdı. Güneşin zıt şeyleri
birleştirmesine örnek olarak, bir şeyi soğutmak ve bir şeyi ısıtmak ya da Ay’ın
bir bölümünde suretinin gizli kalması, bir parçasına yansımasıyla da ışık ve
aydınlanmanın ortaya çıkmasını verebiliriz.
Ay, Güneşi izhar etmiş ve zatında dürülmüş bütün özellik ve
hükümlerini tafsil etmiştir; bu özellik ve hükümlerin taaddütleri ve zuhurları,
istidatları farklı olan kabiliyetlere bağlıdır.
Unsurlar bir açıdan Tabiat’ın mazharlarıdırlar. Bunlar
mutlak anlamda tabiatın değil, bilakis, hükmünün cisimlerde zuhur etmesi
itibari ile Tabiat’ın mazharlarıdırlar.
Tabiatın hükmünün cisimlerde zuhuru bir açıdan Arş’ta ;
başka bir açıdan da Levh-i mahfuz mertebesinin altında gerçekleşir. Burada , “suret”
itibari ile unsurların altında dört mertebe bulunmaktadır: Maden mertebesi,
sonra nebat, sonra hayvan sonra da insan mertebesi.
Aynı şekilde mana açısından da durum böyledir. Hakikatleri açısından
bunların üzerinde ise levh-i mahfuz, Kalem-i Ala, Nefes-i Rahmani ve Zat Gaybı
mertebesi.
Zat Gayb’ının ismine
(Er-Rahman) Nefes söz konusu her dört mertebe için dört kez nispet edilir.
Oluşan onaltı mertebe bir şeyin kendi kendisi ile
çarpılmasından meydana gelmişlerdir. Bunların dördü asli ilahi, dördü tabii,
dördü de dört unsur ve beşeri mizaca mahsus olan dört karışımdan(ahlat-ı Erbaa)
ibarettir; dört karışım beşeri mizaca aittir. Asli esmai hakikatler kendi
mertebelerinin suretlerinde gizlenirler ve 16 ‘ dan geriye 12 kalmıştır. Bunlar
da kuşatıcı Arş’ta taayyün etmiş ve neticede on iki burç meydana gelmiştir.
Bugün bu on iki burcu dört melek taşımaktadır. Zikredilen dört
ilahi hakikat, bu burçlara nazar etmektedir ve onlara zuhur etmektedirler. Bu dört
ilahi hakikat, eserlerini, onlara mahal olan kimselere burçlar vasıtası ile
infaz etmektedirler.
Sadrettin Konevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder