Çeşitli Kültürlerde Astroloji
Astrolojinin bütün bu formlarının ortak pek çok noktası vardır; göksel
cisimler ve dünyanın doğası tanrılarla, şeytanlarla ve ruhlarla doludur.
Bir bedensiz varlığı barındıramayacak ya da büyülü güçlerin kendisinden
yayılamayacağı bir nesne yoktur. Böylelikle, göksel cisimler güneşten
ve aydan da öte; güçlü tanrıların barınaklarıdır.
Aynı zamanda, dünyadaki her insan göksel cisimlerin hareketlerinin astronomik olarak gözlemlenmesine, özellikle de güneşin ve ayın karakteristik davranışlarına aşinadır. Ayrıca bu gözlemlere dayanarak, bu kişiler kendi takvimlerini ve zamanlarının bölüntülerini geliştirirler. Güneşin yörüngesi, dolunaylar arasındaki zaman zinciri ve aynı zamanda diğer gezegenlerin düzenli hareketleri veya örneğin Kuzey Yıldızı etrafındaki "Büyük Ayı" takım yıldızının dönüşü… Bütün bunların hiçbiri dünya halklarının gözünden kaçmamıştır. Tüm dünya halklarının insanları, bu bilgilerle hayatlarını düzenlemiş, günlük hayatlarının gidişatını, kutlamalarını bu ritimlere göre yönlendirmişlerdir. Tüm halklar içlerinde ruhlarla ve tanrılarla sürekli bir bağlantı ve alışveriş hissetmişler, dolayısıyla da göklerin tanrıları özellikle güçlü sayılmıştır.
Aynı zamanda, dünyadaki her insan göksel cisimlerin hareketlerinin astronomik olarak gözlemlenmesine, özellikle de güneşin ve ayın karakteristik davranışlarına aşinadır. Ayrıca bu gözlemlere dayanarak, bu kişiler kendi takvimlerini ve zamanlarının bölüntülerini geliştirirler. Güneşin yörüngesi, dolunaylar arasındaki zaman zinciri ve aynı zamanda diğer gezegenlerin düzenli hareketleri veya örneğin Kuzey Yıldızı etrafındaki "Büyük Ayı" takım yıldızının dönüşü… Bütün bunların hiçbiri dünya halklarının gözünden kaçmamıştır. Tüm dünya halklarının insanları, bu bilgilerle hayatlarını düzenlemiş, günlük hayatlarının gidişatını, kutlamalarını bu ritimlere göre yönlendirmişlerdir. Tüm halklar içlerinde ruhlarla ve tanrılarla sürekli bir bağlantı ve alışveriş hissetmişler, dolayısıyla da göklerin tanrıları özellikle güçlü sayılmıştır.
Burada, astrolojik sistemleri ayrı ayrı analiz etmek istemiyoruz.
Bununla beraber tek bir şey söylenebilir; astrolojinin tüm çeşitli
formları benzer bir ruhsal dünya görüşünü kabul etmektedir. Ayrıca
eşzamanlı olarak insanlar gökyüzünü bilimsel olarak gözlemlemekte ve
onları tüm kutlamaları ve olaylarıyla birlikte yılın süreçlerini de
sınıflandırmaktadır. Astrolojinin tüm formları böylelikle aynı zamanda
hem din, hem de bilim olmayı istemektedir, tıpkı Avrupa Astrolojisi'nin
başlangıcında söylendiği gibi.
Ayrıca dikkati çeken başka bir olay da, Çin Astrolojisi'nin Mezopotamya
ve Mısır Astrolojisi ile aynı zamanda, yani İ.Ö. 2700'lerde ortaya
çıkmış oluşudur. Çin Astrolojisi'nde de Zodyak "hayvanlarla" birlikte
onikiye bölünmüştür. Öyleyse Çin ve Mezopotamya Astrolojileri arasında
tarihi bir bağlantı olabilir mi? Kesin olarak bilmemekle beraber bir
Mezopotamya etkisini göz ardı etmiyoruz da.
Peki Mısır Astrolojisi Atlantik Okyanusu'nun ötesinden bunu nasıl gerçekleştirmiş olabilir? Acaba Kızılderili Astrolojisi bu insanı hayrete düşüren benzerliğe tesadüfen mi sahip oldu? Olasılıkla araştırmacı *Thor Heyerdahl (*Mısır'dan Atlantik Okyanusu'na papirüs bir botla seyahat ederek, Mısır'daki piramitleri inşa edenlerin Amerika'ya Kolomb'dan uzun süre önce geldiklerini ve orada "Hint Kültürü'nü oluşturduklarını ya da en azından bu kültürün etkilerini yaydıklarını ispatlamaya çalışmıştır) haklıydı.
Hıristiyanlık'ta Astroloji
Şimdi de Avrupa Astrolojisi'ne dönelim. Avrupa Astrolojisi, Hıristiyanlıkla ikibin yıl boyunca yakın bir ilişki içinde olmuştur. Peki, tüm dünyayı gök cisimleri de dahil olmak üzere yaratan tek bir Tanrı'nın varlığını kabul eden Hıristiyanlık, gök cisimlerini ve doğayı sihirli tanrılarla ve güçlerle dolu olarak gören astroloji ile birbirlerine karşı nasıl bir tavır içindedir?
Şimdi de Avrupa Astrolojisi'ne dönelim. Avrupa Astrolojisi, Hıristiyanlıkla ikibin yıl boyunca yakın bir ilişki içinde olmuştur. Peki, tüm dünyayı gök cisimleri de dahil olmak üzere yaratan tek bir Tanrı'nın varlığını kabul eden Hıristiyanlık, gök cisimlerini ve doğayı sihirli tanrılarla ve güçlerle dolu olarak gören astroloji ile birbirlerine karşı nasıl bir tavır içindedir?
Hıristiyan teolog Tertullian (İ.S. 160-220) bu geleneksel hikayeden
dolayı, astroloji ve majinin İsa'nın Bethlehem'de doğumuna kadar kabul
gördüğünü savunmuştur. Bununla birlikte, artık Tanrı kendini İsa'nın
kimliğinde göstermiş ve astrolojiye gerek kalmamıştır. Burada üç
Magi'nin bebek İsa'ya sadakat yemini etmeleri nedeniyle Tertullian'a
göre artık göksel cisimlerin tanrılarına danışmaya veya tapınmaya gerek
yoktur. [64]
Astrolojiye, Hıristiyanlığın başlangıcında genel olarak çokça karşı
çıkılmıştır. İlk Hıristiyanlar'dan çok sayıda kişi astrolojiyi
reddetmiştir. Justinus gibi pek çokları (İ.S. 100-165) örneğin göksel
cisimlerde yabancı tanrıları veya Tanrı'dan düşen melekleri görmüştür. [65] Diğerleri
ise son derece güvenilmez buldukları horoskop yorumunu
eleştirmişlerdir. Bununla beraber, astroloji çoğunlukla reddedilmiştir
çünkü Hıristiyan olmayan, putperest dinlerle uygulamaları arasında
sayılan astrolojiye artık Hıristiyanlığın ihtiyacı yoktu.
Bütün bunların yanında, astrolojiye karşı tamamen pozitif bir tutum da
mevcuttu. Bu pozitif tutum horoskop yorumundan çok astrolojinin
sembolizm ve imajlar dünyasından kaynaklanıyordu. Pek çok astrolojik
sembol Yahudiliğin bazı akımlarında zaten yaygındı ve bunlar oldukça
doğal bir biçimde de Hıristiyanlığa da akmıştır. Astrolojik sembollerin
en çok sayıda olanı Yuhanna İncili'nde görülmektedir. Dolayısıyla,
astrolojik açıdan önemli olan dört, yedi ve oniki sayıları ortalardaki
bölümlerde bulunmaktadır. İlk bölümde, yedi yıldız yedi melek olarak
sembolize edilmektedir.
(1:20) Yıldızların bu yedili grubu, kadim dünyada bilinen yedi gezegeni
ima etmektedir: Güneş, ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn.
12. bölümde gökyüzünde beliren, güneşin örttüğü, ayakların önünde ay ve
başında oniki yıldızdan tacı olan bir kadından bahsedilmektedir. Bu
görüntü, detayları ile Mezopotamya'nın İştar'ını anımsatmaktadır, zira
İştar da Venüs Gezegeni ve Mısırlı İsis ile bağlantılı olup aynı zamanda
da ay ile ilişkilidir. Hermann Gunkel ve Hugo Gressmann, Göttingen'deki
"dini tarih okulu" nun (Religionsgeschichtliche Schule)
iki temsilcisi olarak Yeni Ahit'teki, özellikle de Yuhanna'nın
bölümündeki Mezopotamya Astrolojisi'nin etkisi üzerine çalışmışlardır. [66]
Bize aktarılan bir diğer bilgi de şu ki; kiliselerin ilk zamanlarından
beri, aynı zamanda orta çağlarda ve modern dönemin başlangıcında,
İsa'nın oniki havarisi zodyağın oniki burcu ile tanımlanırdı. [67] Bunun izlerini hala Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği"
tablosunda görebilmekteyiz, bu resim 1495 ile 1498 yılları arasında
yapılmıştır. Tabloda, oniki havarinin her biri zodyağın oniki burcuna
ait karakteristik işaretlerle ve hareketlerle temsil edilmiştir. [68]
Kilisenin astroloji ile ilgili temel bir tutumu şöyle sonuçlandı;
astrologlar bireyler için "hukuki" (hüküm verici) astroloji uygulaması
da yaptıkları sürece bu izin verilmeyen ve dinsizlikle suçlanma nedeni
sayılan bir durum oluşturmaya başladı. Burada göksel cisimlerin güçleri,
Hıristiyan Yaratıcı Tanrısı ile ve kişinin bu Tanrı'nın lehindeki özgür
kararı ile net olarak ters düşmekteydi. Ama "doğal astroloji" (astrologia naturalis), tıp alanında bilgi verdiği veya uygulama yaptığı sürece izin verilmekteydi.
Ama Luther yine de çok fazla emin değildi bu düşüncesinden. 1527 yılında, astrolog Johann Lichtenberger'e [71]
ait olan ve çok detaylı olduğu kadar dini-politika açısından da önem
arzeden bir tahmin için detaylı bir yorum yazmıştır. Bu yorumda, göksel
cisimlerin hiçbir şeyi etkileyemediğini ama olayları önceden haber
verebildiklerini ifade etmiştir.
Luther'in horoskopu Protestan ve Roma Katolik astrologları arasında ateşli bir tartışma yaratmıştır ve bu da her iki önemli bildiride astrolojinin büyük etkisini göstermektedir. Bunun nedeni Luther'in belirsiz olan doğum tarihiydi. [72
Luther'in horoskopu Protestan ve Roma Katolik astrologları arasında ateşli bir tartışma yaratmıştır ve bu da her iki önemli bildiride astrolojinin büyük etkisini göstermektedir. Bunun nedeni Luther'in belirsiz olan doğum tarihiydi. [72
Dr. Gustav-Adolf SchoenerÇeviren: Işık UÇKUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder