Translate

22.10.2017

PROGRES YÜKSELEN'İ ANLAMAK

PROGRES YÜKSELEN'İ ANLAMAK
                                                                                                                  Donna Van Toen
  Progres ya da İlerletilmiş Yükselen ne anlama gelir? Burcu değiştiği zaman ne olur?
Bu yazıda Progres Yükselen'i ve hayatımızda olup bitenler hakkında söylüyor olabileceği şeyi anlamamıza yardımcı olacak ipuçlarını inceleyeceğiz.
 
Her şeyden önce çoğu ev sisteminde Yükselen'in 1. evin başlangıç çizgisi olduğunu biliyorsunuz. Yükselen sadece fiziksel bedeninizi ve diğer  insanlar üzerindeki  ilk izleniminizi değil, -doğum anını işaret etmesi ve evlerin doğum yerine ve zamanına bağlı olmalarından dolayı genelde çevresel koşulları betimlemeleri nedeniyle- içine doğduğunuz çevreyi de sembolize eder. Böylece,  Progres Yükselen içine büyüdüğünüz çevrenin yanısıra şu anda  içinde olduğunuz çevreyi de gösterir.
 
Natal Yükselen'iniz daima önemli bir parçanız olacak, ama bildiğiniz gibi zaman durmuyor. Olgunlaşıyoruz; yeni beceriler ediniyoruz; çevremiz değişiyor. Zaman ilerlerken yaşam tarzımızla birlikte tercihlerimiz ve mecburiyetlerimiz de değişiyor. Progres Yükselen bize hayatımıza yeni boyutları nasıl kattığımızı, yaşam deneyimlerimizi nasıl renklendirdiğimizi, çevremizin üzerimizdeki etkisini ve hayattaki seçimlerimiz sonucu yaşamımızın nasıl geliştiğini gösterir. Progres Yükselen burç değiştirirken bebeği banyo suyuyla birlikte fırlatıp atmayız. Daha çok bebeğe yeni elbiseler alırız; yeni bir şeyler olur ve hayatımıza yeni şeyler katarız.
 
Bazıları hayat tarzlarını diğerlerine göre daha sık değiştiriyorlarmış gibi görünür. Bunların bir kısmı Progres Ay'ın Yükselen'e karşıt geçişi gibi faktörler veya transitlerle gösterilir, fakat hayat tarzı değişikliği modelinde, Yükselen burcun kendi içinde varolan  bir başka faktör vardır. Belirli bir biçimde bu, Yükselen'inizin uzun yükselimdeki (long ascension) bir burçta ya da kısa yükselimdeki (short ascension) bir burçta olup olmadığı ile  ilgilidir. Kuzey yarımkürede  Oğlak'tan, İkizler'e kadar (İkizler dahil) olan burçlar kısa yükselimde iken, Yengeç'ten Yay'a kadar (Yay dahil) olan burçlar uzun yükselimdedirler. Eğer Güney yarımkürede doğduysanız, Oğlak'la İkizler arasındakiler uzun yükselim burçları ve Yengeç ile Yay arasındakiler de kısa yükselim burçlarıdır.
 
Bunun anlamı nedir? Kısa yükselim burçlarının tırmanışı iki saat veya daha kısa süre iken, uzun yükselim burçları iki saatten daha fazla bir zamanda yükselmektedirler. Kesinkes iki saatten ne kadar çok ya da az olduğu, doğum yeri enleminize bağlıdır. Bir örnek vermek gerekirse,  45 derece Kuzey Enlemi ve 0 derece Aslan Yükselen'de doğan biri yaklaşık 40 yıl Aslan Yükselen'de kalacaktır, çünkü Aslan  bu enlemde yaklaşık 2 saat 40 dakikada yükselir. Tersine, 0 derece Kova Yükselen'de doğan biri sadece 20 yıl Kova Yükselen'de kalacaktır, çünkü Kova bu enlemde yaklaşık 1 saat 20 dakikada yükselir.
 
Peki tüm bunların anlamı nedir?  Her şeyden önce şu açıktır ki, uzun yükselim burcunda doğan birisine göre kısa yükselim burcu sırasında doğan birisi daha fazla Progres Yükselen değişikliği deneyimler. Her zaman Progres Yükselen'deki  bir burç değişimi birey için yaşam tarzı değişikliği demek olduğundan, daha fazla burç değişikliği daha çok yaşam tarzı değişikliği anlamını taşır. İkinci olarak, burada bazı psikolojik ve sosyolojik bağlantılar olabilir. Eğer bir burcun yükselişi uzun zaman alıyorsa,  bu burçta doğan insanların sayısının kısa yükselimli bir burçta doğan insanların sayısından daha çok olabileceği ihtimali vardır. Böylece kısa yükselimli burçlar daha az yaygın yaşam tarzı tercihlerini gösterebilirken, uzun yükselim burçları en rağbet gören yaşam stilini işaret ediyor olabilir. Bu, kısa yükselim burcuyla doğanların ya toplumun çoğunluğuyla uyumlu olmak çabasıyla veya en azından  kim olduklarını ve hangi noktada bulunduklarını yansıtan bir çevre için sıkı arayış içine girme zorunluluğun  bir sonucu olarak yaşam tarzlarını daha çok değiştirdikleri anlamına gelebilir.
 
Bir Astrolojik prensibe göre, her burç bir önceki burca karşı bir ölçüde, bir reaksiyon eğilimindedir Bunu akılda tutarak, Progres Yükselen burç değiştirdiğinde bekleyebileceğimiz değişikliklerin türleri için bazı ana hatları belirleyebiliriz :
 
Koç: Her ne zaman İlerletilmiş Yükselen burç değiştirse, yeni deneyimlere ulaşma eğilimi belirir ama bu eğilim özellikle Balık'tan Koç'a geçerken çok güçlenir. Balık Progres Yükselen sıklıkla bir balonun ya da kozanın içinde, dünyanın sularını tahlil için ara sıra görünerek yaşamak eğilimindedir. Koç dünyayı şiddetli bir hücumla fethederek almak ister. Önceki söz dinleyen/halim-selim çocuk  bu aşamada aniden, iddialı olmanın gücünü öğrenirken oldukça sıkı bir şekilde dizginleri ele almak ihtiyacı hisseder. Öte yandan bir yetişkin, hayatın arka planından liderlik rolüne soyunmak için ortaya çıkar.
 
Boğa:  Koç döngüsündeki bütün  bu yarıştan sonra,  şimdi hayatınızın hızını yavaşlatmak ve yerleşmek için hazırsınızdır. Bazı insanlar bu döngüde, sorumluluk aldığı bir ilişkinin içine girmek  veya bir aile kurmak için sosyal koşuşturmayı terk ederler. Bazıları da çevrelerine bahçe düzenleme, dekorasyon gibi  işler yoluyla daha güzelleştirerek bakarlar. Kadınlar için kural olarak elbiseler satın almak makyaj ve görünüm daha öne çıkar. Erkekler de elbiselerine ve görünüşlerine daha dikkat ederler. Görünüm tüm durumlarda daha sabit  olma eğilimindedir.
 
İkizler: Tüm bu Boğasal sükunet aniden biraz sıkıcı görünmeye başlar. Çevrenizi biraz daha canlandırma yolları arar, şurada burada küçük kurslara başlar ve küçük yolculuklar yaparsınız. Daha az inatçı ama daha sosyal ve daha nazik olursunuz. Şimdilik eğer eğlenceliyse herhangi bir şeyi bir iki-kere denersiniz. Ancak kararsızlık ve tutarsızlık artabilir.  Bu progresyon sırasında  bazı insanların sigaraya başladıklarını, diğerlerinin de bıraktıklarını gördüm..
 
Yengeç: Bazı insanlar bu değişimi zor bulurlar. Birincisi, kısa yükselimden uzun yükselime veya tersine geçiyorsunuzdur ve bir diğer neden olarak da olayların yönünü akıldan çok duygular belirlemeye başlar. Bazıları yaptıklarınızı etkileyen  garip ruh halleri, duygular ve özlemlerden şikayetçidir. Size bağlı olan insanlar veya sizin bir başkasına bağlılığınız/güveniniz, tarzınızı sınırlayabilir. Güvenliğin yükselmesi için vurgu, aile çemberi içindeki aktivitelere, gerçeğe birebir uygunluğa veya gözle görülür koşullarınızın sembolik zenginliğine yönelme eğilimindedir. Muhtemelen İkizler döngüsünde olduğunuz zamanlardan daha çok evde vakit geçirmeye başlarsınız.
 
Aslan: Genellikle Yengeç'ten Aslan'a doğru bir ilerleme, evle veya aileyle ilgili  bir değişikliği ya da bitişi getirir. Belki çocuklar yuvadan uçarlar; yaşlı ebeveynler huzurevine giderler; bazen boşanma vardır. Daha çok dışarı çıkarsınız ve birisi sizinle ilgilenir. Sonuç daha güçlü bir durum, otorite ya da tanınıp kabul görme veya eğer buna açıksanız bir aşk macerası olabilir. Eviniz ve kendiniz için daha fazla lükse düşkünlük göstermeye başlayabilirsiniz.
 
Başak:  Biraz abartılı, savurgan ve heyecanlı olabilen bir dönemden sonra burası bir iş değişikliği veya yaşam tarzının dengelenmesi durumunu getirebilir. Aslan aşaması ile zıt olarak, kişisel gücünüzü ve sınırlarınızı görüp kabul ederken, daha ihtiyatlı ve  daha gerçekçi olursunuz. Belki zorunlu ve işinizin bir parçası veya ihtimali olarak insanları artık güvenli ve şeyleri çekici olarak görmediğiniz için aynı zamanda daha eleştirel olabilirsiniz.
 
Terazi: Terazi hiçbir şekilde tembel anlamına gelmezken, Başak'tan Terazi'ye  geçiş bir önceki evrede edindiğiniz bu eleştirel eğilimlerden ve kılı kırk yaran rutinden kademeli bir şekilde (sıyrılarak) rahatlamayı işaret edebilir. Tüm bunlara daha anlayışlı olursunuz ve genelde daha yumuşak, daha sıcak ve daha sevgi dolu yaklaşırsınız.. Çevreniz genel olarak daha uyumludur. Daha hoş bir ev içi düzen kurma ya da bir başka insanı eve getirme ihtimali vardır.
 
Akrep: Burada vurgu  kendinizi, hayatınızı ve ihtiyaç duyduğunuzu hissettiğiniz yerlerde yaptığınız değişiklikleri değerlendirmek üzerindedir. Duygular daha yoğun ve daha güçlüdür. Bazen sekse, ölüme ve genel olarak insan doğasına yaklaşımda büyük değişiklikler olur. İrade daha güçlüdür. Bazıları bir şeylerin gitmesine izin vermedikleri için içsel karmaşa yaşarlar, ama genel olarak  görünürde kararlılık ve sükunet hakimdir.
 
Yay: Daha az gergin/ciddi, daha az gizemli ve daha rahatsınızdır. Sosyal hayat daha canlı olmaya başlar. Muhtemelen yeni insanlar veya aktivitelerle ilgili risk almaya hazır olabilirsiniz. Belki daha çok piyango alırsınız  Hayatın her alanında, çoğu farklı kültürel, dinsel veya sosyoekonomik geçmişi olan insanlarla bağlantılar kurarsınız. Tümü size bir şeyler öğretecektir. İşte ve tüm alanlarda,  hareketlerinizde daha çok özgürlük isteyeceksiniz.
 
Oğlak:  Yay oldukça özgür bir eksen etrafında dönme eğilimindeyken, sorumluluklar Oğlak progresyonu ile önem kazanmaya başlar. Davranışlarınız daha amaca yönelik ve daha az esnek olur; durmadan ve sıkı  bir şekilde çalışmaya itilirsiniz... Ne yapmak istiyorsanız onu yapmak istersiniz ve başarılabileceğini görürsünüz. Hayat gerçektir; hayat ciddidir ve  hissediyorsunuzdur ki şimdi ciddi olmanın zamanıdır. Bazen bu progresyonun başlangıç evresinde evren sizi sabitlemiş ve sizinle ilgili her şey unutulmuş gibi hissedersiniz; bir başka deyişle ümit ertelenmiştir.
 
Kova: Muhtemelen herkes hayatınızda, kişiliğinizde ve belki gardrobunuzda gerçekleşmekte olan olağanüstü değişiklikleri konuşacaktır. Anahtar kelime, reformdur. Başkalarının fikirlerini değiştirmeye gayret etmeniz ihtimali yanında, kendi fikirlerinizi de değiştiriyor olmanız beklenir. Yeni aktivitelere ve ufuklara doğru rehber olacak yeni arkadaşlar edinmeniz yüksek ihtimaldir.
 
Balık: Balık kaçışın burcudur; bu yüzden bu evre açılırken birinden ya da bir şeyden kaçma isteğinin belirmesi ihtimal dahilindedir.. Hayal dünyanız artık daha önemli olmaya başlar, böylece okuma, müzik veya hayal gücünü teşvik eden diğer şeylerin sosyal hayatın ve amaçların önüne -bazı amaçlar hala varlığını sürdürse de- geçmeye başlaması sürpriz olmaz. Eğer bu progresyona sahip birileri ile yaşıyorsanız, onların önceye oranla kendileri için biraz daha fazla zamana ihtiyaç duyduklarını tahmin edebilirsiniz.. Eğer bu sizin progresyonunuzsa, kendinize günlük tutabilmek, meditasyon ya da sadece hayal kurmak ve boşluğa dalıp gitmek için zaman ayırın..
 
Hiç bir etken  bir yılın veya hayatın yönünü, akışını belirlemezken, Progres Yükselen burç değiştirdiği zaman rüzgardaki değişikliklere ( ya da olmakta olana) kesinlikle işaret eder.. İyi bakın!

VESTA ( HESTİA)

VESTA ( HESTİA)

Yunan Mitolojisi Titanlar'ın anne ve babası olan Uranüs ve Gaea ile başlar, Gaea'nın yönlendirmesi ile Titanlar Uranüs'ün liderliğini devirip, genç erkek kardeşleri (Kronos) Satürn'ü başa geçirirler. Satürn kız kardeşi Rhea ile evlenir ve bu birliktelikten 6 tane Tanrı doğar. Zeus, Hera, Hades, Poseidon, Demeter ve Hestia (Vesta).
Kronos'dan sonra başa geçen Zeus; Athena, Apollo, Artemis, Ares, Hepaestus, Hermes, Dionysos ve Afrodit'in babasıdır. Bu saydığımız Tanrı ve Tanrıçaların hepsi Olimpos Dağı grubundandır ve bizim güneş sistemimizdeki planetlerle eşleşirler.
Roma uygarlığının yükselmesiyle Yunan mitolojisindeki isimler Romalıların koyduğu isimlerle değişime uğramıştır. Hestia Vesta olmuş; Demeter Ceres olmuş; Hera Juno olmuş; Poseidon Neptün olmuştur. Bu grubun içinde yer alan bütün Tanrı ve Tanrıçalar burçların yöneticileri olmuşlardır. Sadece iki burcun yöneticilerine isim verilememiştir. Bunlar Boğa Burcu ve Başak Burcudur. Bu konuya daha ilerideki derlemelerde değineceğim. Bu günkü konumuz Başak Burcunun yönetici kadrosunda mitolojik bir arketip oluşturan Vesta, diğer adıyla Hestia'dır.
KALBİNİZİN TANRIÇASI VESTA
Hemen hemen bütün eski kabilelerde köyün merkezi veya evin merkezi kainatın merkezinin bir sembolü olarak kabul edilirdi. Bu tip inanışların temelinde insanoğlunun mikrokosmos olarak görülmesi yatmaktadır. İnanışa göre biz hepimiz birer minyatür evreniz. Köyün içindeki evlerde yanan ateş, ailemizin sembolize ettiği evrenin görünen bir merkezi olarak değerlendiriliyordu. Vesta'nın Yunanca ismi olan Hestia'nın tam kelime anlamı "Yürek" dir. Yüreğinizdeki ateş yaşam enerjinizin sembolik merkezidir. Kalbinizdeki ateş var olma enerjinizi yeniler ve size yaşamınızı sürdürmek için ihtiyacınız olan ilhamı verir.
Sözünü ettiğimiz enerjiyi bu günkü aile ortamında herkes televizyon başına toplanmışken algılamanız çok zor olacaktır. Ancak kendinizi şömine başında veya kamp ateşi etrafında toplanmışken hayal edin. Ateşi seyrederken düşüncelerinizi berraklaştıran, kendi içinizdeki bütünlüğü yakalamanızı kolaylaştıran sakinleştirici etkisini kolayca farkedebilirsiniz. Bu süreçte beyninizin sol tarafından ziyade sağ yanı çalışmaktadır. Belki bu anda ilk insanın özüne birazcık yaklaşabildiğinizi hissedebilirsiniz. Vesta'nın niyeti konsantrasyonunuzu arttırmak, ruhani yanınızı güçlendirmektir. Bu yüzden bizim en yoğun dikkatimizi sağlamaya çalışır.
Hestia, Kronos ile Rhea'nın doğan ilk çocuğudur. Dolayısıyla Kronos kustuğunda son çıkandır. Bu yüzden Vesta hem başlangıcı hem de sonu ifade eder. Sonsuza kadar bakire, sessiz sakin bir şekilde ruhani doğasına sadık kalmak için yemin etmiştir. Olimpos'taki hiç bir kavgaya karışmamak için hep ayrı durmuştur. Dionysus Olimpos'un Tanrıları arasına katılacağı zaman Titanlardan birinin kendi yerinden feragat etmesi gerekiyordu. Çünkü Olimpos'da sadece 12 Tanrıya yer vardı. Vesta kendiliğinden ayrılmak isteyerek saygınlığını sarsılmaz derecede kuvvetlendirmiştir. Ayrıca bunu yapmasının bir nedeni de Olimpos'un bitip tükenmez kıskançlıklarından usanmış olmasıydı.
Vesta Astreoidlerin içinde en parlak olanıdır. Bu da O'nun mukaddes ateşin koruyucusu imajına uymaktadır. Prometheus ateşi insanoğluna vermek için Tanrılardan çalmış olabilir (bknz Uranüs) ancak ateşin canlı kalmasını sağlayan Vesta'dır. Bazı astrologlar Vesta'yı Başak burcunun yöneticisi olarak tanımlarken bazıları da mukaddes ve ruhani ateşi temsil ettiği için Yay ve Akrep burcunun yöneticileri arasında Vesta'ya yer vermektedirler. Aslında Vesta'nın temsil ettiği ateş ihtiraslarımızı yaşamamız için bizi motive eden bir enerjidir. Joseph Campbell'in dediği gibi Vesta içimizdeki saadetin takipçisidir.
Haritanızda Vesta'nın bulunduğu ev ve burç odaklanacağınız yeri ve ulaşmak için izleyeceğiniz yöntemi belirleyebilir. Belki de burası kendinizi tanımlarken kullanacağınız en önemli özelliğinizi gösterebilir. Mesela ünlü Astrolog Dane Rudhyar 'ın Vesta'sı Kova burcundadır ve kendisi insanmerkezli astrolojinin öncülerindendir. Ülkelerin haritalarından örnek vermek gerekirse, Fransa'nın Vesta'sı Aslan Burcundadır. Bu ülkede aşk, sanat ve güzellik her şeyin üzerinde taktir görür. İngiltere'nin Vesta'sı Oğlak burcundadır, bu konum ülkenin geleneklerini ne kadar onurlandırdığını bize göstermektedir.
Haritada sağlıklı bir şekilde konumlanmış Vesta kişinin içindeki ateşi ne kadar kolay odaklayabildiğini ve bu gücü kolaylıkla belli bir ideali ve hedefi için kullanabildiğini gösterir. Bu bakış açısına göre haritada zor bir konumda olan Vesta kişinin yönelim ve konsantrasyon eksikliği içinde olabileceğini gösterecektir. Bu kişinin içindeki ateş zayıf yandığı için kalabalık önünde farklı bir kişilik sergilemekten çekinebilir. Kendisi olmakta zorluk çekebilir. Veya başkalarının kendisinden yararlanmalarına karşı koyamayabilir. Aynı zamanda bu durum zayıf bağışıklık sisteminin habercisi de olabilir. Vücut dışarıdan gelen mikroorganizmalarla savaşmakta aciz kalabilir, tıpkı kendisini fiziksel veya ruhani anlamda ele geçirmek isteyenlere karşı zayıflık hissettiği gibi.
Cinsel tacize maruz kalmış insanların haritalarında bazen Vesta'nın Mars'a, Jüpiter'e veya Pluto'ya güçlü açılar yapmakta olduğunu görürüz. Vesta Satürn kontakları güçlü babayı gösterebilir ve çocuk babadan korkarak yaşar. Çocukken taciz edilmiş kişiler veya eşleri tarafından taciz edilenlerin haritalarında hemen fark edilen ancak zor durumda olan bir Vesta görebiliriz. Bu durumdaki bir Vesta savaşmak için hevesli ve hazır olamayacaktır. Bu insanlar başkalarının gölgelerinde yaşamaya daha meğilli olacaklardır, fakat zaman ilerledikçe doğal olarak kendi ruhlarını güçlendirerek ve hedeflerine ulaşmak için belli bir disiplin içine girip özgürlüklerine kavuşabilirler.
Vesta Astreoidler içinde yörüngesi Mars'a en yakın olanıdır. Bu özelliği nedeniyle Mars'la ilintili bazı özelliklerine değinilir. İkisi de cinsel kutuplaşmayı ve bu alandaki muhtemel problemleri işaret edebilir.
Sonuç olarak Vesta harita analizinde kişinin ruhsal yönelimine işaret edecektir. Yani kişi bilinçli olarak ruhani yolunu izliyor mu? Ya da kolayca yüreğinin götürdüğü yere gidebiliyor mu? Vesta ilginin ve yönelimin kolayca odaklanmasına yardımcı olur. O içinizdeki ateşin koruyuculuğu için çok heveslidir. Fakat belki de hayatınızda geliştirdiğiniz aşırı kontrol, yıllar içinde O'nun varlığını size unutturmuş olabilir.
İleride Vesta'yı burçların mitolojik arketiplerini işlerken tekrar göreceğiz. Özellikle Başak, Yay ve Oğlak burçlarının arketiplerinde Vesta tekrar karşımıza çıkacak.      
 Hazırlayan: Meltem Ersoy
Kaynaklar :
"Asteroids in the Birth Chart" Emma Bella Donath
" Mythic Astrology" Ariel Guttman & Kenneth Johnson

ÇEŞİTLİ KÜLTÜRLERDE ASTROLOJİ

Çeşitli Kültürlerde Astroloji

  Şimdiye kadar, astrolojiyi sadece Avrupa tarihi çerçevesinde inceledik. Ancak astroloji aynı zamanda diğer birçok kültürde de bulunuyor, tıpkı bütün büyük dinlerde bulunduğu gibi. Avrupa'da Çin Astrolojisi iyi tanınıyor. Kızılderili, Hint ve Kelt Astrolojisi de burada kendine göre bir izleyici kitlesi bulmaktadır.
  Astrolojinin bütün bu formlarının ortak pek çok noktası vardır; göksel cisimler ve dünyanın doğası tanrılarla, şeytanlarla ve ruhlarla doludur. Bir bedensiz varlığı barındıramayacak ya da büyülü güçlerin kendisinden yayılamayacağı bir nesne yoktur. Böylelikle, göksel cisimler güneşten ve aydan da öte; güçlü tanrıların barınaklarıdır.
  Aynı zamanda, dünyadaki her insan göksel cisimlerin hareketlerinin astronomik olarak gözlemlenmesine, özellikle de güneşin ve ayın karakteristik davranışlarına aşinadır. Ayrıca bu gözlemlere dayanarak, bu kişiler kendi takvimlerini ve zamanlarının bölüntülerini geliştirirler. Güneşin yörüngesi, dolunaylar arasındaki zaman zinciri ve aynı zamanda diğer gezegenlerin düzenli hareketleri veya örneğin Kuzey Yıldızı etrafındaki "Büyük Ayı" takım yıldızının dönüşü… Bütün bunların hiçbiri dünya halklarının gözünden kaçmamıştır. Tüm dünya halklarının insanları, bu bilgilerle hayatlarını düzenlemiş, günlük hayatlarının gidişatını, kutlamalarını bu ritimlere göre yönlendirmişlerdir. Tüm halklar içlerinde ruhlarla ve tanrılarla sürekli bir bağlantı ve alışveriş hissetmişler, dolayısıyla da göklerin tanrıları özellikle güçlü sayılmıştır.
  Burada, astrolojik sistemleri ayrı ayrı analiz etmek istemiyoruz. Bununla beraber tek bir şey söylenebilir; astrolojinin tüm çeşitli formları benzer bir ruhsal dünya görüşünü kabul etmektedir. Ayrıca eşzamanlı olarak insanlar gökyüzünü bilimsel olarak gözlemlemekte ve onları tüm kutlamaları ve olaylarıyla birlikte yılın süreçlerini de sınıflandırmaktadır. Astrolojinin tüm formları böylelikle aynı zamanda hem din, hem de bilim olmayı istemektedir, tıpkı Avrupa Astrolojisi'nin başlangıcında söylendiği gibi.
  Ayrıca dikkati çeken başka bir olay da, Çin Astrolojisi'nin Mezopotamya ve Mısır Astrolojisi ile aynı zamanda, yani İ.Ö. 2700'lerde ortaya çıkmış oluşudur. Çin Astrolojisi'nde de Zodyak "hayvanlarla" birlikte onikiye bölünmüştür. Öyleyse Çin ve Mezopotamya Astrolojileri arasında tarihi bir bağlantı olabilir mi? Kesin olarak bilmemekle beraber bir Mezopotamya etkisini göz ardı etmiyoruz da.
  Hint astrolojisinin Mezopotamya astrolojisinden etkilendiği ispat edilmiştir. Bu yalnızca onikiye bölünen zodyakla sınırlı bir etkilenme olmamış, aynı zamanda isimlendirmelerde de ortaya çıkmıştır. Bu durumun, Mezopotamya ile Hindistan arasındaki canlı ticaretin bir sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir.   Bununla beraber, en şaşırtıcı olan da şu ki, Amerika İnkaları, oniki bölümlü zodyağı Kolomb kıtayı keşfetmeden uzun zaman önce bile biliyorlardı. Orta Amerika'daki Aztekler ve Mayalar da benzer şekilde Mısır Astrolojisi ile çok şaşırtıcı ölçüde benzerlikler taşıyan bir astroloji türü geliştirmişlerdir. [63]
  Peki Mısır Astrolojisi Atlantik Okyanusu'nun ötesinden bunu nasıl gerçekleştirmiş olabilir? Acaba Kızılderili Astrolojisi bu insanı hayrete düşüren benzerliğe tesadüfen mi sahip oldu? Olasılıkla araştırmacı
*Thor Heyerdahl (*Mısır'dan Atlantik Okyanusu'na papirüs bir botla seyahat ederek, Mısır'daki piramitleri inşa edenlerin Amerika'ya Kolomb'dan uzun süre önce geldiklerini ve orada "Hint Kültürü'nü oluşturduklarını ya da en azından bu kültürün etkilerini yaydıklarını ispatlamaya çalışmıştır) haklıydı.
  Hıristiyanlık'ta Astroloji
  Şimdi de Avrupa Astrolojisi'ne dönelim. Avrupa Astrolojisi, Hıristiyanlıkla ikibin yıl boyunca yakın bir ilişki içinde olmuştur. Peki, tüm dünyayı gök cisimleri de dahil olmak üzere yaratan tek bir Tanrı'nın varlığını kabul eden Hıristiyanlık, gök cisimlerini ve doğayı sihirli tanrılarla ve güçlerle dolu olarak gören astroloji ile birbirlerine karşı nasıl bir tavır içindedir?
  İncil astrolojiden bazı bölümlerinde dolaylı olarak bahseder, bununla beraber detaylı olarak açıklamaktan kaçınır. Bahsedildiği metinlerin çoğu Matta İncili'nde açıklanan "*Bethlehem Yıldızı" (*Hz. İsa doğarken Bethlehem kasabası üzerinde görüldüğü rivayet edilen parlak yıldız ya da gök cismi) ile ilgilidir. Buradaki hikaye, "Doğu'dan gelen üç Magi"den bahseder; bu kişiler özel bir yıldız görmüş, bunun üzerine gelmişlerdir. Magiler, bu yıldızı "Yahudilerin yeni kralı"nın doğumunu müjdeleyen bir işaret olarak yorumlamışlardır. Bu yeni doğacak kralı Kudüs'te aramış ve en sonunda da onu "Bebek İsa'da" bulmuşlardır. Eğer bu hikaye tarihi açıdan doğruysa Magiler olasılıkla Pers Bölgesi'nden gelen ve astrolojiyle ilgilenen rahiplerdi. Bütün bunlar İsa'nın yaşadığı dönemde Roma İmparatorluğu'nda iyi biliniyordu. Ama hikaye doğru olmasa bile, İncil'i Matta'ya göre yazanlar "Doğu'dan gelen Magileri" biliyorlardı ve İsa'nın doğuşunu yazarken bunu da eklemişlerdi.
  Hıristiyan teolog Tertullian (İ.S. 160-220) bu geleneksel hikayeden dolayı, astroloji ve majinin İsa'nın Bethlehem'de doğumuna kadar kabul gördüğünü savunmuştur. Bununla birlikte, artık Tanrı kendini İsa'nın kimliğinde göstermiş ve astrolojiye gerek kalmamıştır. Burada üç Magi'nin bebek İsa'ya sadakat yemini etmeleri nedeniyle Tertullian'a göre artık göksel cisimlerin tanrılarına danışmaya veya tapınmaya gerek yoktur. [64]
  Astrolojiye, Hıristiyanlığın başlangıcında genel olarak çokça karşı çıkılmıştır. İlk Hıristiyanlar'dan çok sayıda kişi astrolojiyi reddetmiştir. Justinus gibi pek çokları (İ.S. 100-165) örneğin göksel cisimlerde yabancı tanrıları veya Tanrı'dan düşen melekleri görmüştür. [65] Diğerleri ise son derece güvenilmez buldukları horoskop yorumunu  eleştirmişlerdir. Bununla beraber, astroloji çoğunlukla reddedilmiştir çünkü Hıristiyan olmayan, putperest dinlerle uygulamaları arasında sayılan astrolojiye artık Hıristiyanlığın ihtiyacı yoktu.
  Bütün bunların yanında, astrolojiye karşı tamamen pozitif bir tutum da mevcuttu. Bu pozitif tutum horoskop yorumundan çok astrolojinin sembolizm ve imajlar dünyasından kaynaklanıyordu. Pek çok astrolojik sembol Yahudiliğin bazı akımlarında zaten yaygındı ve bunlar oldukça doğal bir biçimde de Hıristiyanlığa da akmıştır. Astrolojik sembollerin en çok sayıda olanı Yuhanna İncili'nde görülmektedir. Dolayısıyla, astrolojik açıdan önemli olan dört, yedi ve oniki sayıları ortalardaki bölümlerde bulunmaktadır. İlk bölümde, yedi yıldız yedi melek olarak sembolize edilmektedir. (1:20) Yıldızların bu yedili grubu, kadim dünyada bilinen yedi gezegeni ima etmektedir: Güneş, ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn.
  12. bölümde gökyüzünde beliren, güneşin örttüğü, ayakların önünde ay ve başında oniki yıldızdan tacı olan bir kadından bahsedilmektedir. Bu görüntü, detayları ile Mezopotamya'nın İştar'ını anımsatmaktadır, zira İştar da Venüs Gezegeni ve Mısırlı İsis ile bağlantılı olup aynı zamanda da ay ile ilişkilidir. Hermann Gunkel ve Hugo Gressmann, Göttingen'deki "
dini tarih okulu" nun (Religionsgeschichtliche Schule) iki temsilcisi olarak Yeni Ahit'teki, özellikle de Yuhanna'nın bölümündeki Mezopotamya Astrolojisi'nin etkisi üzerine çalışmışlardır.
[66]
  Bize aktarılan bir diğer bilgi de şu ki; kiliselerin ilk zamanlarından beri, aynı zamanda orta çağlarda ve modern dönemin başlangıcında, İsa'nın oniki havarisi zodyağın oniki burcu ile tanımlanırdı. [67] Bunun izlerini hala Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" tablosunda görebilmekteyiz, bu resim 1495 ile 1498 yılları arasında yapılmıştır. Tabloda, oniki havarinin her biri zodyağın oniki burcuna ait karakteristik işaretlerle ve hareketlerle temsil edilmiştir. [68]
  Orta çağda, teolojideki Aristotelesçi etkinin de sonucu olarak, astroloji bir bilim kabul ediliyordu. Hildegard von Bingen (ölümü:1179), Meister Eckhard (1260-1327) veya Fransiscan Roger Bacon (1214-1294) gibi Hıristiyan teologlar, öğretilerine astrolojiyi de katmışlardır. Thomas Aquinas (1225-1274) Hıristiyanlık ve astroloji ilişkisini en net açıklayabilen kişi olmuştur. Ona göre, göksel cisimler insanların fiziksel koşullarını ve duyularıyla ilgili eğilimlerini etkiliyordu. Fiziksel tutkular veya meslek konusundaki eğilimler; her dünyasal bağ, göksel cisimler tarafından belirleniyordu. Bununla beraber, her kişi aynı zamanda göksel cisimlerin etkilerinden kendini soyutlama olasılığına da sahiptir. Hislerine ne kadar hakim olabilirse, mantığını ne kadar kullanabilir ve kendini Tanrı'ya ne kadar adayabilirse, tutkularına ve bunlarla birlikte yıldızların etkilerine de o kadar hakim olabilir demektir. Thomas insanlığın büyük çoğunluğunun bunu yapamayacağını düşünüyordu. Savaş gibi olaylar, Thomas'ın bu düşüncesinin yeterli bir kanıtıydı. [69]
  Kilisenin astroloji ile ilgili temel bir tutumu şöyle sonuçlandı; astrologlar bireyler için "hukuki" (hüküm verici) astroloji uygulaması da yaptıkları sürece bu izin verilmeyen ve dinsizlikle suçlanma nedeni sayılan bir durum oluşturmaya başladı. Burada göksel cisimlerin güçleri, Hıristiyan Yaratıcı Tanrısı ile ve kişinin bu Tanrı'nın lehindeki özgür kararı ile net olarak ters düşmekteydi. Ama "doğal astroloji" (astrologia naturalis), tıp alanında bilgi verdiği veya uygulama yaptığı sürece izin verilmekteydi.
  Onbeşinci ve onaltıncı yüzyıllarda Rönesans bir kez daha astrolojinin popülerleşmesinde patlamaya neden oldu. Bunun nedeni, özellikle de kadim dünyada giderek artan bilim ve sanata olan ilgiydi. Papa X. Leo, astrolojiye o kadar çok değer veriyordu ki 1520'de papalığa ait üniversitede astroloji alanında profesörlük kürsüsü kurmuştur. Protestan teologlar da, örneğin Philipp Melanchton (1496-1565), büyük bir şevkle astroloji uygulamaları yapmıştır. Ama hem Roma Katolik, hem de Protestan taraflarının bütün bu büyük sempatilerine karşın eleştiriler de mevcuttu ve bu eleştirellik erken Hıristiyan döneminden pek de farklı değildi. Hepsinden daha da çarpıcı olanı, Martin Luther (1483-1546) göksel cisimlere inanılmasında bir tehlike görmüştü. Luther, İsa Mesih'te [70] insan formuna bürünen tek Tanrı'nın yanında başka herhangi bir gücü kabul etmek istemiyordu. İlave olarak, tatminkar olmaktan uzak bazı astrolojik tahminler vardı ve bunun sonucu olarak da Luther astroloji hakkında bazı alaylı ifadeler kullanmıştır.
  Ama Luther yine de çok fazla emin değildi bu düşüncesinden. 1527 yılında, astrolog Johann Lichtenberger'e [71] ait olan ve çok detaylı olduğu kadar dini-politika açısından da önem arzeden bir tahmin için detaylı bir yorum yazmıştır. Bu yorumda, göksel cisimlerin hiçbir şeyi etkileyemediğini ama olayları önceden haber verebildiklerini ifade etmiştir.
  Luther'in horoskopu Protestan ve Roma Katolik astrologları arasında ateşli bir tartışma yaratmıştır ve bu da her iki önemli bildiride astrolojinin büyük etkisini göstermektedir. Bunun nedeni Luther'in belirsiz olan doğum tarihiydi.
[72

Dr. Gustav-Adolf SchoenerÇeviren: Işık UÇKUN


ASTROLOJİNİN BİLİMSEL TEMELLERİ

Kadim Dönemlerde Astrolojinin Bilimsel Temelleri

  Yakın gelecekteki olaylar veya bir kişinin yetenekleri hakkında somut açıklamalar yapmayı gerektiren astrolojinin tanımı sadece mitsel ve doğal-felsefi dünya görüşüyle tamamlanmış olmamakta, söz konusu tahminler ve açıklamalar gök cisimlerinin belirli bir dönemdeki konumları temel alınarak yapılmaktadır. Bunu çok basit bir örnekle açıklamak gerekirse; gökyüzünde Mars ve Venüs birbirlerine göre zıt bir açıda durduklarında, örneğin birbirlerine göre 180 derece açıyla yerleşmişlerse bu, savaş tanrısı Mars'ın sevgi tanrıçası Venüs'le çatıştığı anlamına gelirken, dünyada da benzer bir duruma işaret etmektedir ki bu da savaşla barış arasındaki mücadelenin ifadesidir.
  Astroloji şu anda, başlangıcından beri bilime dayalı olduğunu ileri sürmektedir. Mezopotamya kehanet yorumlarında da, Enuma Anu Enlil'in kehanet tabletlerinden bildiğimiz gibi bilimsel onaya verilen önem netleştirilmektedir. Bu bilime dayalı oluş hali hem kadim dünyanın, hem de sonraki dönemlerin tüm büyük astrologları tarafından astrolojiyle ilgili tartışmalarda ikna edici temel bir delil olarak ortaya konulmuştur.
  Örneğin, Johannes Kepler (1571-1630) astrolojiyi savunurken şöyle söylemiştir:
"Gök cisimlerinin konumlarına olan inanç her şeyden önce bilime dayalıdır ve bu bilimsellik de öyle nettir ki ancak onu kendi gözleriyle incelememiş olan kişi bunu inkar edebilir
."[35]
  Burada şöyle bir itiraz söz konusu olabilir; astroloji bu kadar kolayca algılanabilecek kadar açık bir bilimse neden çağdaş bilim adamlarının çok azı buna ikna olabiliyor? Ancak bu itiraz da başka bir düzleme dayalı olmaktadır. İlk olarak, astrologların tüm devirlerde astrolojinin hakkını vermek için öncelikle bilime dayalı olduğunu öne sürmelerine dikkat etmek gerekir.
  Yukarıda bahsedilen Enuma Anu Enlil'in kehanet tabletleri ve Kral Asubanipal'in (İ.Ö. 669-626; Ninova kralı) kütüphanesinin bir bölümü bizlere astronomik gözlemlere ait büyüleyici bir sistemi sunmaktadır. Astrologlar şu yönteme göre çalışıyorlardı; gökyüzündeki bir gözlem o günün tarih ve saatine göre kaydediliyor ve özellikleri de kesin olarak tanımlanıyordu. Buna paralel olarak, tüm politik ve doğal olaylar da benzer şekilde kaydediliyordu. Böyle bir sistemle yapılan çalışmalar sürekli devam etti ve kaydedilen veriler yüzyıllar boyu varlıklarını korudular. Bu kayıtlar dünya üzerinde gerçekleşen olaylara karşılık gökyüzü fenomenlerini dakikası dakikasına kontrol eden, önceki kayıtlarla karşılaştıran ve onları yeni gözlemlerle tamamlayan türdendi. Asurolog Carl Bezold bu kilden üretilmiş kalın dilimlerin büyük bir bölümünü tercüme eden kişi olarak bu durumu şöyle tanımlamaktadır: "Ne zaman Y yüklemi gökyüzündeki Ö öznesinin bir eylemini gerçekleştirse, dünya üzerinde de Y yüklemi Ö öznesinin bir eylemini gerçekleştirmektedir." [36]
  İşte size bir diğer örnek: "Eğer ayın on beşinci gününde dolunay güneşle birlikte gözlemlenirse, zorlu düşman silahlarını o ülkeye doğrultacak demektir… On beşinci gün, dolunay güneşle birlikte görülmüştü… Dilerim kral bunu bilir ve dikkate alır." [37]
  Metnin ilk bölümünde, genel gözlem tanımlanıyor: ayın on beşinci günü dolunay olduğunda ve güneşle ay eşzamanlı olarak görüldüğünde saldırma eylemleri gerçekleşir. Ardından da somut olarak gözlenen olay meydana geliyor; gökyüzündeki konumlanma şimdi gerçekleşti ve hemen ardından bilimsel olarak da saptanan tahmin yapıldı; saldırı olayları olacak. Pek çok metin bunun hemen ardından yapılan tahmini şöyle bir cümleyle tamamlamaktadır: "…ve beklenen olay sonunda gerçekleşti..."
  Metinlerin içeriği günümüzde kontrol edilemiyor. Bununla beraber, bu metinlerle ilgilenen araştırmacıların çoğu, Babilli astrologların ciddi bir biçimde, tamamen bilimsel verilere dayalı bir astroloji sistemi inşa etmeye çalıştıkları konusunda hemfikirdirler. Ancak burada astrologların konumu da göz önüne alınmalıdır. Onlar aynı zamanda rahip görevini de üstlenmişlerdi ve devlette önemli birer politik fonksiyona sahiptiler. Yukarıdaki örnek astrolojik tahminin kral için yapıldığını göstermektedir. Dolayısıyla kadim dönemlerde astrolojinin önemli politik kararlar almak için ciddi bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.
  Astrolojinin günümüze kadar devam eden tarih sürecinde bilimsel olduğunu savunmaya yönelik denemeler yapılmıştır. Benzer şekilde, İ.Ö. 200'lerden beri bazı filozoflar ve astronomlar astrolojiyi eleştirmişlerdir. Bu eleştiri bazen sadece astrolojinin belirli birtakım ifadelerine yönelik olurken bunların mutlak olarak doğrulukları desteklenmiştir. Bununla beraber bazı eleştiriler ise, astrolojiyi tamamen gereksiz olarak tanımlayıp reddetmektedir.

 Dr. Gustav-Adolf SchoenerÇeviren: Işık UÇKUN

ASTROLOJİ VE EZOTERİK GERÇEKLİK BAĞLANTISI

Günümüzde Astroloji ve Ezoterik Gerçeklik Bağlantısı

  Yirminci yüzyılın ikinci yarısında astroloji Almanya'da, İsviçre'de, ayrıca diğer Avrupa Ülkeleri ile Kuzey Amerika'da da popüler olmak adına büyük bir patlama yaşadı. Almanya'da, Alman Astrologlar Federasyonu (DAV), 16 Ekim 1947 yılında, astrolojik olarak hesaplanan zamanıyla sabah 10:06'da bir ticari birlik olarak kuruldu. 1950'de yaklaşık yüz üyesi vardı ve o zamandan beri bu sayı artarak altı yüz profesyonel astroloğa ulaştı. Bu birliğe ilave olarak, profesyonel astrologlar yetiştirmek üzere seminer programları sunan pek çok bağımsız astroloji okulları ortaya çıktı. Bunlar aynı zamanda kongreler düzenliyor, dergiler yayınlıyor ve araştırmaları destekliyorlardı.
  Bizler astrolojiyle ilgili ne düşünürsek düşünelim, bu federasyon varlığını sürdürüyor ve popüler olduğu kadar daha ciddi varyasyonları ile popülerliğini artırmaya devam ediyor. Bunun yerini çağdaş dinlerde ve dini olaylarda aradığımızda geleneksel dinlerde; Hinduizm'de ve Budizm'de olduğu kadar İslam ve Hıristiyanlık Dinleri'nde de bulmaktayız. Ama, bugün astrolojiyle her şeyden çok ezoterik gerçeklikte karşılaşmaktayız.
  Ne var ki, ezoterizmi kabul etmek, net olarak tanımlayabildiğimiz geleneksel dinleri kabul etmek kadar kolay olamıyor. "Ezoterik" kelimesi bugün bir gerçekliği özetliyor. Daha iyi bir tanımlamayla; çeşitli dinlere ait oldukça farklı öğretilerin bir araya geldiği bir yaşam biçimi, ezoterizmi tanımlayabilir. Neyin ezoterik olduğunu ve neyin olmadığını bir *içrek (*İçrek: Ezoterik bir yol izleyenler arasında hakikati daha yakından sezip kavramış olanlar için kullanılan tanımlamadır) ya da *dışrak (*Dışrak: Ezoterik bir yol izleyenler arasında henüz o hakikate temas etmemiş, ama onu elde etme yolunda çalışanlar için kullanılan tanımlamadır) güçlükle ayırabilmektedir. Bu alana dahil olanlar konusunda sadece kabaca meditasyon ve psikolojiyi, ayrıca karma, reenkarnasyon, astroloji ve ötealem inancını işaret edebilir, aynı zamanda sağlık ve ekolojinin de bu alana ait olduğunu söyleyebiliriz. (Bkz: Ezoterik Astroloji)
  "Ezoterik" kelimesi gerçekte Kadim Yunan'dan gelmektedir ve birkaç inisiyenin oluşturduğu içsel halkada yayılan, dış dünyadan gizli tutulması gereken öğretiler anlamına gelir. Gizliliğin önemi, bu öğretilerin yozlaştırılmaktan korunmasında ve orijinal halinde bozulmadan tutulabilmesinde yatmaktadır. Çağdaş ezoterizm ise çok geniş ve farklı bir harekettir ve gerçekte bu bahsettiklerimizin tam tersini uygular; yani bu konuda düzenlenen kurslarla, yayınlanan dergilerle ve çok sayıda kitaplarla son derece göz önündedir.
  Ezoterizm, tutucu inançlara sahip olmayışıyla geleneksel dinlerden ayrılır. "Doğruyu" ve "yanlışı" belirleyen herhangi bir otorite yoktur. Diğer yandan bu, ezoterizmi takip edenlere öğretilerin ve uygulamaların seçimleri konusunda oldukça büyük ölçüde bir özgürlük sunmaktadır. Diğer yandan da yapılan fazla basit yorumlara karşı herhangi bir korunma da sunmamaktadır! Astrolojinin bazı popüler formları, çok sofistike bir öğretiden basitleştirilmiş yorumların nasıl ayrıştırılabileceğine birer örnektir.
  Astrolojiyi ezoterizmin muğlakça tanımlanan ve güçlükle düzenlenebilen gerçekliğinde sınıflandıracak olursak, modern astrolojinin ticari birlikte ve bağımsız okullarda şaşırtıcı düzeyde iyi düzenlendiğini görebiliriz. Pek çok parçalanmış ezoterik öğretilerin aksine, astrologlar birliği ve astroloji okullarının çoğu "klasik astroloji" geleneğinin Avrupa Din Tarihine girmesine büyük önem vermektedir. Çağdaş astroloji böylelikle kendini son derece şuurlu bir biçimde milenyum kadar eski bir tarihin devamı olarak algılamaktadır.
  Modern astrolojinin, dini çalışmalara ait araştırmalarda tarihe kaydedilmeye değecek düzeyde gördüğü ilgi oldukça azdır. Konu üzerine mevcut çalışmalar modern astrolojiyi batı ezoterizmi kapsamına koymaktadır. Dolayısıyla, Christoph Bochinger bunun önemini özellikle, bir "Yeni Çağ" beklentisinde güncellik kazanan dünya tarihi öğretilerinde görmektedir. [77]  Antoine Faivre [78] ve Wouter Hanegraff için de [79] benzer şekilde modern astroloji batı ezoterizminin bir parçasıdır.
 
Dr. Gustav-Adolf SchoenerÇeviren: Işık UÇKUN